Komünizm

Terörle yaşamaya alışmalı mıyız?

Terör, masumları en savunmasız anlarında yakalayan, suçsuz insanları arkadan vuran, ilan edilmemiş kalleşçe bir savaştır. İdeolojilerini telkin, tebliğ ve eğitimle yaygınlaştıramayanlar, hain yöntemleri seçerler. Topluma varlıklarını, yaşam tarzlarını, ideolojilerini, dayatma ve korku yoluyla empoze etmek isterler.

Terör kimi zaman anarşist kimliğiyle otaya çıkar, kimi zaman da İslam dinini kullanan radikal kimliğiyle.

Ancak bütün bunları değerlendirirken terör örgütlerini başıboş kurumlar olarak düşünmek hatalı olacaktır. Tıpkı terör saçan anarşist liderler gibi günümüz terör örgütlenmelerinin de karar mekanizmaları daha derinlerdeki mafyavari güçlerdir. Bunlar, genellikle ülkelerin legal yönetimlerinde bile söz hakkı olan, dünya üzerinde stratejik paylaşımlar yapan, pek çok toprak üzerinde hak iddia eden ve terörü kendi emelleri için maşa olarak kullanan güçlerdir. Bu odaklar, devletler arası mücadeleleri terör örgütleri üzerinden gerçekleştirmektedirler. Nitekim, 21. yüzyılda devletlerin müdahil olduğu çeşitli savaşlara bakıldığında, terör eylemlerinin de o oranda arttığı gerçeğine şahit oluruz. Örneğin Chicago Üniversitesi’nin araştırmasına göre, 2003’te Batı koalisyonunun Ortadoğu’ya müdahalesinden önce bölge ülkelerinde hiç intihar eylemi gerçekleşmezken, 2003 sonrasında Irak’ta 2152, Afganistan’da 1143, Pakistan’da 513, Suriye’de 259, Libya’da 44 intihar saldırısı gerçekleştirilmiştir. Bir başka deyişle devletler arası mücadeleler güçlendikçe, terörün etki gücü de artmakta, terör örgütleri üzerinden devletler mücadelesi gerçekleşmektedir.

Tüm dünya üzerinde hak iddia eden derin güçler varlığını sürdürdükçe, terör gibi hain eylemler de bunu yerine getiren teröristler de sürekli olarak beslenecektir. Bunlar sürekli olarak farklı görünümler altında ortaya çıkacaklardır. Kimi bir camiyi bombalayacak, kimi gece kulüplerine girerek insanlara kurşun yağdıracaktır. Böylelikle dikkatler başka bir tartışmaya çekilecektir. İnsanlar “hayat tarzına müdahale” konuşmaları yapacak ve “radikal terör” ismi tanımlanmış olacaktır. Bu, Batı’daki söz konusu derin güçler tarafından “ortak düşmanımız aynı” algısı oluşturmak için kurgulanmış bir tartışma başlığıdır. Amaç, Müslümanı Müslümana kırdırma stratejisini bu yolla daha da güçlendirebilmektir.

Kullanılan bu strateji ile korkmuş halk kitleleri oluşturulacak, hükümetlere “istikrarsız” yaftası konulacak ve bu sözde istikrarsız hükümetler hem kendi halkı nezdinde hem de iyi ilişkiler içinde olduğu diğer ülkeler nezdinde aciz konuma düşürülecektir.

Amaç halk içinde yılgınlık yaratmak ve onların pes etmelerini sağlamaktır. Derin güçler, pes etmiş, yardıma muhtaç insan topluluklarının sömürüye her zaman daha açık olduğunu tarih boyunca tecrübe etmişlerdir. Şu anda da oluşturulmaya çalışılan manzara budur.

Bu bir oyundur. Türkiye dahil olmak üzere teröre maruz kalan hiçbir ülke halkı bu oyuna gelmemelidir.

Terörle yaşamaya hiç kimse alışmaz, alışmamalıdır da. Teröre karşı çözüm aramayıp yenilgiyi kabul etmek, yüzlerle yıllık tuzağa tekrar düşmek anlamına gelir. Radikal terörün iki türlüsü de, anarşizm ve radikal dindarlık da, çözümü olan iki sorundur. İkisinin de çözüm yolu eğitimdir; ve bu eğitim, oldukça temel yöntemlerle başarılabilir.

Radikalizm, sahte bir din algısı üzerine ortaya çıkmıştır. Gerçek din ise kolaydır. Gerçek dinin delillerle verilmesi, sahte din algısını ortadan kaldıracak önemli bir eğitim metodudur. Bu yolla, derin güçlerin tuzağına düşerek din adına mücadele ettiğini zanneden kitleler, bu tuzaktan kurtulma imkanı bulabilirler.

Aynı durum anarşistler için de geçerlidir. Anarşistler, her şeyin birbiriyle çelişip çatıştığını, bu çatışmaların da gelişime yol açtığını iddia eden diyalektik materyalist felsefenin yegane gerçek olduğuna inandırılmış bilgisiz kitlelerdir. Karşılarına sunulacak birkaç bilimsel delil bile, diyalektik materyalist anlayışın ne kadar çürük ve mantıksız olduğunu kolayca anlamalarını sağlayacaktır.

Fakat dikkat edilirse, bu yöntem bir türlü denenmemektedir. Çünkü devletler arası mücadeleyi terör örgütleri üzerinden yürütmek isteyen bir kısım güçler bunu istememektedirler. Aldatılacak insan topluluklarının daima var olmasını tercih ederler. Çünkü bilgisiz insan toplulukları, onlara göre, daima istemedikleri milletlere, mezheplere, etnik gruplara saldıracak potansiyel teröristlerdir.

Terörle mücadelenin iki yolu vardır. Bunlardan birincisi, terörü kullanan karanlık güçlerin tuzağına düşmemek ve yılmış bir topluluk haline gelmemektir. Neşesini, sevincini, azmini, birlikteliğini koruyan, hatta terör eylemlerine rağmen bu özelliklerini güçlendiren topluluklar, teröristin de onu kullanan hain güçlerin de gücünü büyük ölçüde kıracaktır. Terör, toplum içinde asla bir matem havası oluşturmamalıdır. Tam tersine toplum içindeki kenetlenmeyi güçlendirmelidir. Başıbozuk toplumlar arzulayanların ilk olarak yapmaya çalıştıkları şeyin toplumu kavgalı hale getirmek olduğu unutulmamalıdır. Birbirine destek olan kenetlenmiş halklar, o halk üzerinde ameliyat yapmak isteyenlerin gücünü daima kırmıştır.

İkinci yol ise, mümkün olan her yolla teröristi eğitmeye yönelik faaliyettir. İdeolojisinin sahte olduğunu delilleriyle gören bir teröristin eylem yapma gücü kalmayacaktır. Uğruna savaştığı ideal elinden gidecek, şevkini ve azmini yitirecektir. Sahte bir eğitimle eline silah almış olan bu kitleleri, doğru eğitimle durdurmak mümkündür. Önemli olan, teröre karşı kenetlenmiş devletler ve kenetlenmiş milletler olarak bu yöntemin hemen uygulanmasıdır.

Terörle yaşamaya kimse alışmamalıdır. Terör, suni tuzaklar ile, suni ideolojiler üzerine kurgulanmış hain bir hakimiyet savaşıdır. Teröre alışmak bu hain plana teslim olmak demektir. Terörün sahte ideolojisini vuran her ilmi çalışma, terörü besleyen bu kirli odakları da kalbinden vuracaktır. Bu, aynı zamanda söz konusu odakların “şiddete karşı şiddet politikasıyla zayıf topluluklar oluşturma” stratejisini de temelinden yıkacaktır.

Adnan Oktar'ın American Herald Tribune'de yayınlanan makalesi:

http://ahtribune.com/opinion/1586-terrorism.html

2017-04-01 02:51:21

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top