Komünizm

Sayın Adnan Oktar'ın PKK terörünün kesin olarak son bulması için sunduğu çözüm önerileri

- PKK’nın ülkemizde oluşturmaya çalıştığı anarşi ortamını destekleyen çevreler, anti Darwinist ve anti komünist fikri propagandayı engellemek ve PKK’nın komünist kökenini gizleyebilmek için hangi yöntemlere başvurmaktadırlar?

- PKK ile mücadelede yayın organlarına ve devletimizin kurumlarına düşen sorumluluklar nelerdir?

- Darwinizm’in, Marksizm’in ve materyalizmin detaylı olarak anlatılması, bu sapkın ideolojilerle mücadelede neden önem taşımaktadır?

- Geçtiğimiz Aralık ayında DTP’nin kapatılması, terörün ortadan kaldırılması için neden bir çözüm değildir?

- PKK’nın Marksist-Leninist köklerini ilk deşifre eden kişi olan Sayın Adnan Oktar, PKK teröründen kurtulmak için hangi çözüm önerilerinde bulunmaktadır?

Geçtiğimiz ay Tokat’ta 7 askerimizin şehit edilmesi; bir kez daha Sayın Adnan Oktar’ın uzun yıllardır terörle mücadele konusunda vurguladığı çok önemli bir gerçeği gözler önüne sermiştir: Terörle mücadele konusunda bugün gelinen noktada, terörü yalnızca askeri bir girişim ile yok etmek mümkün değildir. Mutlaka fikri yönden de yapılacak bir mücadele ile terörün ideolojisinin etkisiz kılınması gerektiği tartışılmaz bir gerçektir.

Ancak bu gerçeğin farkında olan ve bundan rahatsızlık duyan bazı çevreler, anti Darwinist ve anti komünist fikri propagandanın yapılmasını engellemek ve PKK’nın komünist kökenini gizleyebilmek amacıyla çeşitli yollara başvurmaktadırlar. İşte bu yöntemlerden bazıları:

1-TRT’de Yayınlanan Evrimin  Geçersizliğine Dair Habere Gösterilen Tepki

TRT’de Coelacanth türü balık hakkında “Darwin’i Bitiren Balık” başlığıyla yayınlanan ve evrimin geçersizliğini gözler önüne seren haberin ardından yaşanan olaylar, bazı çevrelerin yaşadığı paniğin birer kanıtı olmuştur. Anti Darwinizm’i protesto ederek neye ve hangi görüşe hizmet ettiğinden habersiz olan bazı kişileri kullanan bu çevreler, anti Darwinist ve anti komünist bir fikri propagandanın PKK’nın terörist yapılanmasını çökerteceğinin bilincindedirler. Bu nedenle de Darwinizm’i tüm bilimsel geçersizliğine rağmen yaşatmaya çalışmakta ve Darwinizm’in çöküşünü biraz olsun geciktirebilmek için her türlü imkanı kullanmaktadırlar. Sayın Adnan Oktar, bu çevrelerin paniğini ve TRT’ye yapılan protestoyu bir röportajında şöyle yorumlamıştır:

“Mesela oraya çıkan çocukların da, mesela şu genç kızın benim kanaatim hiçbir şeyden haberi yoktur. Mesela oradaki delikanlının da… Sorsan dergilerden oradan buradan, derleme toplama bilgilere sahiptir. Dolayısıyla ne Coelacanth’ı bilir. Ne kaç yıllık fosilleri var, bunları bilir. Ne fosilini görmüştür. Şimdi Coelacanth’ın özelliği olarak bunların biraz yüzgeç kısımları ayak gibi çıkmış. Ama adam 400 milyon yıldan beri öyle. Güzelliği onun o. Özelliği. Hiçbir değişiklik olmadığı halde “O da evrime delildir” demeleri artık, yani bunun tabiri şudur: “Çamura yatmak” derler buna halk arasında. Yani şu an alenen çamura yatıyorlar.

… Bu tip toplantı yapanlar da hep ideolojiktir. Yani “Darwin için hadi arkadaşlar toplanalım. Bağıralım” diyorsa, örgütlü bir topluluktur bu. Yani halk kendi arasında böyle bir karar almaz. Çünkü belli evrimin açmazda olduğu ve bunu yapanların kendileri Darwinizm’e inanmıyorlar. Konuşsak inanmazlar. İdeolojide saplantı vardır. Böyle her ne pahasına olursa olsun savunmak, mesela “Benim takımım üstündür” der o kadar. Yani takım bilinciyle hareket ediyorlar.” (Kral Karadeniz ve Kanal Urfa Televizyonları Canlı Röportajı, 5 Aralık 2009)

2-PKK’nın Komünist Toplum İdeallerinin Gizlenmeye Çalışılması

Bölücü terör örgütü, çeşitli taktiklerle bu gerçeği özellikle bölge vatandaşlarımızdan gizlemeye çalışsa da, her eylemi, her sloganı ve her bildirisiyle komünist ve ateisttir. En önemlisi de; geçtiğimiz ay Tokat’ta yaşanan olaylar da, komünizm hakkındaki tarihi gerçekler de göstermektedir ki, attığı kanlı ve zalim adımları artırmak için her an pusuda beklemektedir. Dolayısıyla terör örgütünün bazı Kürt kökenli vatandaşlarımızı da aldatıp arkasına alarak Güneydoğu’da çeşitli habis faaliyetlerde bulunmasının sebebi gerçekte etnik temele dayanmamaktadır. Sorun etnik değil, ideolojiktir. Güneydoğu’da yaşanan bölünmenin tek bir nedeni vardır, o da komünizmdir. Burada bir etnik hareket değil, komünist ve dinsiz bir hareket söz konusudur. Kürt milliyetçiliği görüntüsü tamamen bölge halkının gözünü boyamaya yöneliktir.

Bu nedenle devletimizin, terörizmi bıraktıkları hüsn-ü zannıyla nezaketen eve dönüşlerine izin verdiği teröristlerin komünist propagandaya devam etme ihtimali, ülkemizin birlik ve beraberliği için büyük bir tehdittir. Doğu topraklarımızda kendilerine ayrı bir devlet kurma hedefiyle onlarca yıldır kadın, erkek, çocuk, yaşlı demeden acımasızca binlerce vatandaşımızı öldüren bir terör örgütünün bu ideallerinden tamamen vazgeçmiş gibi hareket etmesinin kuvvetle muhtemel bir göz boyama olduğunu Sayın Adnan Oktar şöyle izah etmektedir:

“Şimdi benim kafama takılan konular var. Onları öncelikle işlemek istiyorum. Birincisi bu PKK’lıların eve dönüş olayı. Ben bu şahıslara şimdi baktım göğüslerini gererek, caddenin ortasında, uygun adım gidiyorlar. Böyle göğüsleri ileride. Bu anormal bir hareket. Neye karşı göğüs geriliyor? Ne oldu da göğüs geriliyor? Bu anlaşılır bir hareket değil. Yani bir zafer kazanılır bir şey olur da adam göğsünü gerer, akıl alır. Burada zafer kazanılan bir şey yok. Sadece bir nezaket gereği “Eğer bu olaydan vazgeçtiyseniz, yani terörden, anarşiden vazgeçtiyseniz, gelin” dedi devlet size, bu kadar. Onun için böyle göğsü ileriye çıkararak böyle uygun adım hareketler veyahut böyle garip tavırlar, toplumu gerici olur ve çok çok rahatsız edici olur. Yakışık almadı bu. Bu bir. İkincisi, ben bu dönüşün samimi olduğuna inanmıyorum. Neden inanmıyorum? Yani PKK orada ayrı bir devlet kurmadıktan sonra asla ve asla yatışmaz. Yani yıllardan beri yaptıkları mücadelenin sebebi zaten buydu. Yani Stalinist bir devlet kurmak orada. Yani Marksist, Stalinist bir devlet kurmak. Bunu elde edemedikten sonra hiçbir amacı kalmamış oluyor onların. Ben böyle bir olayı, bunu hiç makul göremiyorum. Şöyle bir risk var. Bu şahısların bir kısmı öncü kuvvet olarak içeriye sokulmak isteniyor olabilir, Güneydoğu’ya PKK tarafından. Ve burada büyük bir ayaklanmanın içten yöneticilerini devreye sokmak için böyle bir hazırlık yapılıyor olabilir. Yani hem dışarıdan hem içeriden bir müdahale hazırlığı mevzu bahis olabilir. Bunu ben çok tehlikeli görüyorum. Bir kere dış ülkelerin desteği var bu kişilere. Avrupa’nın desteği var. Amerika’nın desteği var. İngiltere’nin desteği var. Yani bu büyük bir risk. Herhangi bir bahaneyle, uygun bir bahaneyle bir ayaklanma düşünüyor olabilirler. Bir kere PKK’nın dağ kadrosunda gerçek anlamda silahı bırakması gibi bir konu olmaz. Bir kere asla bırakmazlar silahı. Yani tam anlamıyla silah bırakıp “Biz vazgeçtik demeleri” çok çok güç. İllaki ihtiyati gücü dışarıda tutacaklardır. Yani asıl vurucu gücü dışarıda bırakacaklardır. Bir kısım propaganda yapabilecek, halkı içeride yönetebilecek, muhtemel bir ayaklanmada halkı organize edebilecek güçleri muhtemelen içeride tutacaklardır. Tutmak isteyeceklerdir. Böyle bir çalışma var gibi görünüyor. Çünkü bu kişiler çok uzun yıllar eğitim almışlar. Yani her biri kendi alanında muazzam eğitim görmüş insanlar yani Stalinist, Marksist, Darwinist eğitimden geçmiş insanlar. Yani on yıldan beri, on beş yıldan beri, yirmi yıldan beri eğitim alıyorlar bunlar, yani çok kapsamlı eğitim alıyorlar. Dolayısıyla şimdi hem halkı eğitmek, hem yönlendirmek amacıyla böyle bir girişimde bulunmuş olabilirler. Bu çok ciddi bir risk. Böyle bir duruma karşı en akılcı şey halkın eğitilmesidir. Anti-stalinist, anti-marksist, anti-komünist olarak eğitilmeleridir. Eğer bu yapılmazsa tek yanlı olarak yani bu şahısları içeriye doldurmak son derece riskli ve son derece tehlikelidir. Stratejik yönden de çok tehlikeli, çok çok mahsurlu bir durum olur. Ben bu konuda bildiğimi söylüyorum. Yani çok, sel gibi kan akıtmaya yönelik bir çalışma olabilir bu. Öyle gibi görünüyor. Ben şimdiden ilgilileri uyarıyorum. Kendi vicdani sorumluluğum olarak bunu söylüyorum, inşaAllah. Çünkü istedikleri şeyler çok çok acayip şeyler. Direkt bir devlet özlemi var. Yani ayrı bir devlet özlemi var.” (Kocaeli TV canlı röportajı, 20 Ekim 2009)
 

 

Bir röportajında, “Türk İslam Birliği oluştuğunda zaten bu olay tamamen kökünden çözülmüş olacak. Konu bitmiş olacak. Öyle bir imkan yok. Yani PKK’nın kaderinde galibiyet yok. Yok olma var. Yakın bir gelecekte bunu göreceksiniz inşaAllah” diyen Sayın Adnan Oktar, tüm halkımıza PKK’nın Türk İslam Birliği’nin kurulmasıyla son bulacağının müjdesini vermektedir.

 

PKK'yla mücadele için önce teşhisin doğru konulması gerekir. Bu komünist, Marksist, Leninist, Darwinist, materyalist bir harekettir denilmedikçe mücadelede başarı olmayacaktır

Adnan Oktar`ın 11 Eylül 2010 tarihli Kocaeli Tv röportajından


 

PKK ile Mücadelede Yayın Organlarına ve Kurumlara Düşen Sorumluluk

Teröre öldürücü darbenin vurulmasında hiç kuşkusuz en büyük sorumluluk devletimize ve devletimizin çeşitli kurumlarına düşmektedir. Devletimiz;

- Türk halkının komünizm, materyalizm ve Darwinizm’e karşı bilinçlenmesini sağlayacak sosyal politikalar oluşturarak, imkanlarını bu fikri mücadeleye yönelterek ve bu konuda ehil sivil toplum kuruluşlarını destekleyerek;

- TRT Şeş başta olmak üzere doğu bölgemizde yaygın olarak yayın yapan ve takip edilen TRT’nin çeşitli kanallarında dar kapsamlı ve tepkilerden çekinen bir üslupla değil, kararlı ve etkili bir üslupla anti Darwinist, anti materyalist ve anti komünist programlar hazırlatarak PKK ile mücadelede etkin bir rol üstlenmelidir. Sayın Adnan Oktar anti Darwinist yayınların önemini röportajlarında şöyle vurgulamaktadır:

“TRT çok geç kaldı. Bunları açıklamakta çok geç kaldı. Ve tek bir programla olmaz. TRT bunları açıkça anlatacak. Diyecek ki; 300 milyon fosil var. Hiçbir şekilde değişmemiş. Mesela proteinlerin şemasını göstersin TRT. Proteinler asla tesadüfen olamaz. Aminoasitler asla tesadüfen olamaz. Sağ elli proteinler-sol elli proteinler… Bunlar anlatılsın. Darwin’in daha önce söyledikleri nelerdi? Bunlar nasıl geçersiz hale getirildi? Bunlar da anlatılsın. Bunlar anlatılmazsa işte gençlerin eline kartonları verir sokağa dökerler. Kendilerince birşeyler konuşurlar. (Kral Karadeniz ve Kanal Urfa TV Canlı Röportajı, 5 Aralık 2009)

“Mesela TRT’de Darwinizm aleyhtarı bir haber çıktı, bir konuşma oldu çok büyük olay çıktı ve Darwinizm’i bir daha anlatmıyor TRT şu an. Yani eleştirmiyor. Bu durumda Marksist düşünce süratle gelişir. Anti Darwinist çalışma suç gibi görüldüğü sürece (Allah’ı tenzih ederim) Allah’tan bahsetmekten şiddetle kaçınıldığı sürece Marksizm’in önü sonuna kadar açık demektir ve karşısında hiçbir güç yok. Kahvehaneler, evler her yer okul olmuş durumda şu an.” (Dem TV Canlı Röportajından, 11 Aralık 2009)

“Ama tartışmaktan çekinen fikirden çekinen bir görüntü oluşursa Marksizmin haklılığı imajı ortaya çıkar o zaman. Çünkü Yaratılış hakkında resmi açıklama yapamıyor devlet. Ama Darwinist açıklamayı göğsünü gere gere yapabiliyor. Mesela Bilim Teknik Dergisi’nde olsun, okullarda olsun, devlet kitaplarında olsun, TRT’de olsun bu çok rahat söylenebiliyor ve kimse bir şey demiyor. Buna saygı duyuyor. Darwinizm böyle rahatça anlatılabiliyorsa zaten Marksizmin gelişmesinin önü sonuna kadar açılmış oluyor. Eğer Yaratılış düşüncesinden (haşa) utanılırsa, Yaratılış düşüncesi örtbas ediliyorsa, bunun konuşulması çirkin görülürse, fakat Darwinizmin anlatılması bilimsellik olarak gösterilirse Marksizmin gelişmesinin dışında bir yol olamaz ki zaten.” (Dem TV Canlı Röportajından, 11 Aralık 2009)

Sayın Adnan Oktar’ın vurguladığı bu somut adımların hızlı, kararlı ve sürekli olması, Allah’ın izniyle PKK’nın örgütlediği bölücü teröre karşı alınacak neticeyi çabuklaştıracaktır. Şu unutulmamalıdır ki, PKK’nın terör eylemlerine başladığı 1980’li yıllarda doğan bebekler, Darwinizm’in beslediği komünist ideoloji ile uyuşturulup, kandırılıp, bugün PKK saflarında mücadele eden militanlar haline gelmişlerdir. Terör örgütünün şu anki silahlı birliklerinin çoğu o yıllarda doğan çocuklardan oluşmaktadır. Eğer Darwinizm söz konusu yıllarda ortadan kaldırılsaydı komünizm tamamen çürütülmüş olacak, bu sapkın ideoloji de sonraki nesillere aktarılamayacaktı. Dolayısıyla ideolojisi olmayan bir örgütün kendine yandaş toplaması ve faaliyet göstermesi mümkün olamayacağından PKK da kısa zamanda yok olup gidecekti.


PKK'ya karşı mücadelede, kardelen göndermek, genel kültürü artırmak yeterli olmaz, din kültürü, din bilgisi ve anti-komünist eğitim şart

Adnan Oktar’ın 2 Temmuz 2010 tarihli Kocaeli TV röportajından


 

Darwinizm’in ve Marksizm’in Detaylı Anlatılması Yaratılış Gerçeğinin Etkili Olarak Anlatılabilmesi İçin Gereklidir

PKK’nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde onlarca yıldır uyguladığı vahşetin durması ve terörün tamamen ortadan kaldırılması için yapılması gereken; Darwinizmin ve Marksizmin çok kapsamlı olarak anlatılması ancak buna karşılık bu ideolojilerin bilimsel olarak eleştirilmesine ve Yaratılış gerçeğinin kapsamlı olarak anlatılmasına da imkan tanınmasıdır. Marksist-Leninist, bölücü propagandaya karşı Yaratılışçı, milliyetçi, Atatürkçü, üniter devleti ve milli manevi değerleri savunan bir karşı propaganda şarttır. Bu propagandaya toplumun tüm kesimlerinin destek olmaları, teröre öldürücü darbe vurulana kadar bunu kararlılıkla sürdürmeleri ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir. PKK’nın Darwinist, Marksist ve komünist kökenlerinin gerçek yönüyle tanınması, Doğu bölgelerimizdeki vatandaşlarımızın bu şekilde komünist tehlikeye karşı uyarılması ve komünist terörün yok edilmesi ancak bu yöntemle mümkün olabilir.

 

“Bizim vatandaşlarımız özellikle Güneydoğu’daki kardeşlerimiz gururuna çok düşkün insanlar. Onuruna düşkün insanlar. Yani kendilerine saygı duyulmasını isterler. Bunu hissedemezlerse güzel olmaz bu. Bu yakışık alan bir tavır da değildir zaten. Orada muhtaç olunan konu, ihtiyaç olunan konu saygı, sevgi, şefkat, merhamet, vefa, muhabbet, hoşgörü, ılımlılık ve sevecenliktir.” (Sayın Adnan Oktar’ın 11 Aralık 2009 tarihinde Dem TV’de Canlı Olarak Yayınlanan Röportajından)


Sayın Adnan Oktar PKK’nın sebep olduğu komünist tehlikenin yok edilmesi için nasıl bir yol izlemek gerektiğini röportajlarında şöyle açıklamaktadır:

Sunucu: Anti komünist faaliyet nasıl yapılmalı sizce?

Adnan Oktar: Devletin profesörleri var. Doçentleri var.

Sunucu: Eğitimle mi diyorsunuz?

Adnan Oktar: Tabi ki. TRT’de mesela. Şeş TV olur. Hepsi olur. Yanlış da anlaşılmasın sakın. Darwinizmi okutmayın, Marksizmi okutmayın değil. Bilakis çok kapsamlı anlatılması gerekiyor eleştirmemiz için. Yani nasıl eleştireceğiz o zaman. Marksizmin de çok kapsamlı anlatılması lazım. Hatta Troçki, Stalinist cereyanların da kapsamlı anlatılması gerekiyor. Ve bunun ilmi eleştirisinin yapılması lazım. Dinin gerçeğinin anlatılması, Kuran’ın hakikatinin anlatılması lazım. Darwinizmin geçersizliğinin çok kapsamlı anlatılması lazım. Ama fosillerle proteinlerin yapısı açıklanarak. Mesela bir proteinin olması için başka bir proteine ihtiyaç var. Bu ne demektir biliyor musunuz? Proteinin oluşması sıfır ihtimal demektir. Yani diyorlar ya hani 1’in yanına 950 tane sıfır konursa o kadar da bir ihtimal. Böyle bir şey yok sıfır ihtimal proteinin oluşması. Çünkü bir proteinin oluşması için başka bir proteine ihtiyaç varsa konu bitmiştir. Proteinden oluşan bir robot moleküle ihtiyaç var, proteinin oluşması için. Ve DNA’ya ihtiyaç var. Zaten konu bitmiş oluyor. Bu durumda Yaratılış dışında hiçbir düşüncenin olması mümkün değil. Bunlar halka anlatılmazsa nasıl olacak? (Dem TV canlı röportajından, 11 Aralık 2009)

Sonuç: Terörle Mücadele Konusunda Karamsar Yorumlardan Kaçınılmalıdır

Tokat’ta 7 askerimizin şehit edilmesi olayından sonra gerek görsel, gerekse yazılı basında terörle ve demokratik açılımla ilgili yapılan bazı karamsar yorumlar dikkat çekmektedir. Çaresizliği telkin eden bir üslupla hazırlanan bu haberler ve yazılar, hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamakla birlikte ortada terörle ilgili çözülemeyecek bir sorun varmış izlenimi vermektedir. Ancak bu karamsar yorumların hiçbiri kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Terörle mücadele konusunda en önemli ihtiyaç; gerçek ve kalıcı çözümün ortaya konmasıdır. Sayın Adnan Oktar, PKK’nın komünist yapısının ortadan kaldırılması ve Doğu bölgemizde özlenen barış ortamının en etkili ve en kalıcı şekilde sağlanması için uzun yıllardır bu çözümü sunmaktadır: Türk İslam Birliği’nin kurulması ve bölgede anti komünist fikri propaganda yapılması… Bu çözüm yolu izlenildiği takdirde, Allah’ın izniyle en kısa sürede ülkemizde barış dolu bir ortam hakim olacaktır. Sayın Adnan Oktar tüm halkımıza PKK’nın, Türk İslam Birliği’nin kurulmasıyla son bulacağının müjdesini bir röportajında şöyle vermiştir:

“Bir de ülküsü ve ideali olmayan bir millet, bakın açık söylüyorum mutlaka batar. Onun için bizim milletimizin büyük bir ülküsü ve ideali vardır. Türk İslam Birliği, inşaAllah. Biz, bununla yatıp bununla kalkıyoruz. Allah rızası için. Eğer böyle bir idealimiz olmasaydı, Allah esirgesin dağılır giderdik. Mahvolurduk Allah vermesin. Batıl inançlarda bile idealler insanları ayakta tutar. Mesela PKK’yı bile ayakta tutan şey bir idealinin olmasıdır. Bir düşüncesi olmasıdır. Böyle sapkın yanlış ve ideallere karşı, büyük ve hak ideallerle, yüksek ülkülerle karşılık verilmesi gerekir. Bu da nedir? Türk İslam Birliği’dir. Türk İslam Birliği’nin içerisinde PKK, yani bir aslanın sırtında bir pirenin gezinmesi gibi olur. Yani bir pire o kadar. Aslan bir suya giriyor pire boğulup gidiyor, değil mi? Yok olup gidiyor.” (TV Kayseri Canlı Röportajı, 21 Ekim 2009)
 

 

 


Sayın Adnan Oktar’ın Tokat’ta Yaşanan Terör Olayı Hakkındaki Görüşleri

“Bunun çözümü Reşadiye’de, Tokat’ta, Turhal’da, Çorum’da… Bütün o yiğit kardeşlerimizin hepsinde… Alevi ve Sünni ayrımının şiddetle ortadan kalkması, Alevilerin Sünnilerin böyle adeta birbirlerine bir betonla kaynaşmış bina gibi kaynaşmaları, birbirlerini çok sevmeleri, komünistlere karşı çok etkili bir blok oluşturmaları, devletle ittifak etmeleri ve güzel bir sevgi çemberi oluşturmaları, dostluk çemberi oluşturmaları, birbirlerini çok iyi koruyup kollamaları… En güzel tokat bu olur ve kültürlerini bilgilerini artırmaları… Özellikle Darwinizm’e materyalizme karşı, komünizme karşı bilinçlenmeleri. Çünkü orada, Tokat’ta Turhal’da gençleri ormanlarda, ormanlık arazide, ateist, Darwinist ve materyalist olarak yetiştiriyorlar. Onlar da terörist olup Mehmetçiğe kurşun sıkıyorlar. Şu an Mehmetçiğe kurşun sıkanların tamamı Darwinistler oradakiler. Darwinist materyalist Stalinist eğitimden geçmiş, gerilla teknikleriyle hareket eden kişiler bunlar. Bunun çözümü eğitimdir. Devletin bu konuda çok cesur davranması gerekir. Yani Darwinistlerin, Marksistlerin, komünistlerin şamatasından devletin kesin etkilenmemesi gerekir. Cesurca TRT’de anti Darwinist ve anti komünist yayına başlamaları gerekiyor. Ve derhal… Hiç vakit kaybetmeden… Çünkü tamamen bilime dayalı, tamamen akılcı, tamamen doğru anlatımla bunu anlattıklarında hurafe tamamen ortadan kalkacaktır. Komünist hurafeler… 1800’lerden kalma bu komünist hurafelerden dolayı bu kepazelik çıkıyor bu rezalet çıkıyor.” (Adıyaman Asu ve Kral Karadeniz TV Canlı Röportajından, 7 Aralık 2009)


SAYIN ADNAN OKTAR’IN PKK TERÖRÜ VE PKK’NIN MARKSİST KÖKENİ HAKKINDAKİ ÇARPICI TESPİTLERİ

PKK Terör Hareketine Karşı Askeri Çözüm Etkili Olmaz

“Komünist düşünceye karşı, PKK düşüncesine karşı, yıkıcı hareketlere masonik düşünceye karşı yapılacak tek şey, Darwinizm’in çökertilmesidir. Başka hiçbir çözümü yoktur. Yani askeri çözüm falan hiçbiri etkili olmaz söyleyeyim. Yani dünyanın hiçbir yerinde etkili olmamıştır. Fikri gelişme meydana getiriyorlar adamlar. Fikir anlatıyor. Sen o toplumu kaybettikten sonra, yüz bin asker götürsen bile oraya toplum onların kontrolüne geçmiş oluyor artık. Asker artık sadece orada onları koruyan konumunda kalmış oluyor. Yani onları manen kaybetmemek çok önemlidir. Yani komünist olursa adam… Stalinist düşünceyi, Darwinist düşünceyi, terörist düşünceyi savunur hale geldi mi senden almış oluyorlar zaten toplumu”. (TV Kayseri, Samsun Aks TV ve Gaziantep Olay TV Canlı Röportajı,
2 Aralık 2009)

Üzerinde Durulması Gereken Soru: Bölücü Elebaşını Kim Eğitti?

DTP’nin Kapatılması Neden Çözüm Değildir? “Burada konunun hayati olan yönleri var. Bir kere Abdullah Öcalan, Apo denilen onbinlerce Mehmetçiğimizin şehit edilmesine vesile olan bu katil insan nerede yetişti? Kim yetiştirdi onu? Darwinist, materyalist olarak eğiten kimdi? Şimdi tamam Apo suçlu, tamam. Ama onu eğiten kim? Onu aramıyorlar. Yani bence asıl aranması gereken odur. Yani kim onu Darwinist yetiştirdi? Kim materyalist yetiştirdi? Ateist düşünceyi ona kim verdi? İslam zıttı düşünceyi, İslam’ın (haşa) hurafe olduğu yalanını, gericilik olduğu yalanını ona kim öğretti ve bu eğitimi ona veren kişiyi de kim eğitti? Yani bir silsile olarak kim eğitti? Asıl konu budur. Yani şimdi katile silahı getiriyorlar. “Silahı bak böyle kullanacaksın” diyorlar. “Şu insanları da şöyle vuracaksın.”, “Bunu vurmanın yolu da budur” diyorlar. Sonra da adam gidip vuruyor. Şimdi “sen niye vurdun?” derseniz, tamam o adam suçludur, doğru. Ama onu azmettiren, en az onun kadar suçludur. Azmettireni bulmak lazım. Yani onu kültürel yönden, fikir yönüyle Darwinist, materyalist kim yetiştirdi? Din karşıtı kim yetiştirdi? Aile, ahlak, namus, din gibi konularda onun düşüncelerini kim altüst etti? Bu çok önemlidir. Biz onun nasıl bir eğitimden geçtiğini biliyoruz. Kimlerin eğittiğini de biliyoruz. Ama ben ilgili kişilerin ortaya çıkıp bunu söylemesini istiyorum. Yani “Evet, bizler yaptık. Hata yaptık, Allah bizi affetsin” diye ortaya çıkacaklar. Yani o adam durduk yere böyle kaya kovuğundan koşup fırlayıp ortaya çıkmadı. Onu birileri eğitti. Mesela bu adam Stalinist ve Marksist. Diyalektik eğitim buna nerede verildi? Tez, antitez, sentez düşüncesini, buna kim öğretti? Bunu herkes biliyor, benim bunu söylememe gerek yok.” (Sayın Adnan Oktar’ın Kral Karadeniz ve Kanal Urfa TV’de Canlı Olarak Yayınlanan Röportajından, 5 Aralık 2009)
 

Bazı kişilerin zannettiği gibi DTP’nin kapatılması PKK tehdidini yok edecek, PKK zulmünü durduracak bir çözüm değildir. Aksine bu kapatma olayı birtakım çevrelerde rahatsızlık uyandıracağı, haksızlığa uğrama duygusu oluşturacağı için etkin bir fikri mücadeleye bir an önce başlanmazsa önümüzdeki dönemde terör olaylarının artması kaçınılmazdır. Sayın Adnan Oktar, DTP’nin kapatılmasının terörün sona ermesi için neden bir çözüm olamayacağını şöyle açıklamaktadır:

“DTP sembolik bir parti. Asıl Güneydoğu’da etken olan PKK’dır. Ve PKK’nın nüfusu esastır. Yani o dikkat çekiyor. Dolayısıyla kapatılması veya açılması pek bir şey değiştirmez. Orada bir Marksist yapılanma var. Bir inanç var. Bir ideoloji var. Bir din var. Bununla büyük bir mücadele var. Eğer bu kabul edilmezse, eğer bu kavranılmazsa hiçbir şekilde netice alınması mümkün olmaz. Çünkü Marksist düşünce yenilgiyi kabul eden bir düşünce değildir. Yenmeyi amaçlayan bir düşüncedir Marksist düşünce. Leninist yapıda da cinayet ve bombalama esastır. Çok önemli bir konudur ve kutsal görülür. Biz istediğimiz kadar kınayalım. İstediğimiz kadar çirkinliğini söyleyelim, bir Marksist için bu çok komiktir, çok mantıksızdır. Mutlaka terör olması gerekir, şiddet gerekir. Devrimin oluşması için şiddetin dışında da bir yol yoktur. Zaten Leninizmin bir gereğidir bu. Dolayısıyla kınamalar, ayıplamalar sinek vızıltısı kadar bile etki etmez. O yönde devam ederler. Tek çözüm ideolojik mücadeledir. Fikri mücadeledir. Onun da barışçıl ve akılcıl bir ortamda yapılması gerekiyor. Onun dışında pek olmaz.” (Dem TV canlı röportajından, 11 Aralık 2009)


Teröristler Kendilerine Komünist Bir Devlet Kurmak İstiyorlar

““Devletinizde, kendi içimizde yaşayalım” diyor. “Komünist sistemimizi kuralım. Komünist düşüncemizi kuralım. Mutlu yaşayalım.” diyor. “Para vermek istiyorsanız verin. Biz bir şey demiyoruz. Yani askeri yönden bizi korumak istiyorsanız o da güzel” diyor. “Onu da kabul ediyoruz” diyor. “Her şey bizim kontrolümüz altında olacak. Yani biz burada kendi komünist devletimizi kuracağız. Komünist sistemimizi kuracağız. Bayrağı da asın. Biz bayraktan rahatsız olmayız.”diyor. Kendi bayraklarını da yanına asacaklar tabii kendi kafalarına göre. Türk bayrağı daha da canları sıkılsa çıkıp yırtıyor Türk bayrağını. Ayaklarının altında çiğniyorlar kafaları kızarsa. Bakın bütün bu rezaletlerin kökeninde Darwinizm’in olduğu bu kadar net görülürken görmezlikten geliniyorsa, bunu görmezden gelen herkes sorumludur.” (TV Kayseri, Samsun Aks TV ve Gaziantep Olay TV Röportajı,
2 Aralık 2009)

Can Kaygısıyla PKK’ya Yardım  Eden İnsanların Durumunu Doğru Değerlendirmek Lazım

“Baskı hiç insani bir hareket değil. Çünkü oradaki vatandaşlarımız bunu hak etmiyor. Böyle bir şeyin cezasını halka kimse ödetemez. Güneydoğu’daki halkımız tertemiz, mübarek, muhterem, asil insanlardır. Çok değerli insanlardır. PKK’nın tehdidinin orada ne kadar şiddetli olduğu belli. Niye PKK’ya uyuyorsun diyorlar ama PKK’nın da şiddetini göz önünde bulundurarak bunu söylemek lazım. Yani can kaygısıyla PKK’ya tabi olan insanların konumunu iyi değerlendirmek lazım. Ve PKK’yla fikri mücadele yapmayıp, “Ayıp yapıyorsunuz. Yakışıyor mu bu size? Gelin size anneniz evde çorba yapsın.” mantığıyla yine devam edilirse, bu olay gittikçe daha da gelişir bunu söyleyeyim.” (Dem TV Canlı Röportajından, 11 Aralık 2009)

“Kürtün Kürtten Başka Dostu Yoktur” İmajı Sinsi Bir Oyundur

“Ben yine aynı bu Güneydoğu sorununun üzerinde duracağım. Güneydoğu’daki kardeşlerimiz, her zaman söylüyorum, onlar bizim canımız, ciğerimiz, parçamız, etimiz, kemiğimiz onlar. Çok değerli ve muhterem insanlar, fakat onlara karşı şöyle sinsi bir oyun oynanıyor. “Biz sizlerle yapamayız.”, “Kürtün Kürtten başka dostu yoktur.” imajı vermeye çalışıyorlar. Böyle bir şey yok. Kürtler bizim parçamız Allah’ın bizlere emanetidir. Lazlar da, Çerkezler de, hepimiz bir milletiz. Tek milletiz ve Türk milletiyiz. Hiç bu tarzda oyun oynayanların oyunlarına gelmesinler. Mesela Diyarbakırspor maçında da bir kısım kendini bilmezler çıktılar. Diyarbakırlı tertemiz kardeşlerimize akıl almaz iftiralarla çirkin sözler sarf ettiler. Her yerde münasebetsiz çıkar, her yerde cahil çıkar. Hiçbirine aldırış etmesinler. Genel çok önemlidir. Genelinde Türkiye’deki bütün kardeşlerimiz, tek bir milletiz ve birbirimizi çok seviyoruz. Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Laz… Hepimiz aynı dostlar ve kardeşler olarak bu memlekette yaşayan insanlarız ve biz çok güzel bir görevle görevliyiz. Türk İslam Birliği’yle görevliyiz. Mesela Selahaddin Eyyubi’nin hizmetlerini unutmak mümkün mü, değil. Bediüzzaman’ın hizmetlerini unutmak mümkün mü? Onlar Bediüzzaman’ın talebeleri, Selahaddin Eyyubi’nin talebeleri… Sakın böyle şeylerden alınmasınlar. Müteessir de olmasınlar. Gerilime de düşmesinler. Bu oynanan oyundan da paniğe kapılmasınlar. Mütedeyyin, sakin, itidalli, o dindar, güzel ahlaklı yapılarını devam ettirsinler. Şu an biraz velveleye vermeye çalışıyorlar ortalığı, paniğe kaptırmaya çalışıyorlar. Bu geçici bir oyun. Bu tip şeylerde soğukkanlılık çok önemlidir. Basın ve televizyon da bunu böyle abartarak sürekli vurgulayarak böyle bir gerilim üslubuyla anlatmasın. Çünkü üç tane it kopuk bir yerde bomba patlatıyor. Sanki Türkiye’nin her yerinde bomba patlatılmış gibi… Havai fişek atıyor. Herhangi bir şey o. Büyük bir hale getiriliyor Türkiye’de sanki. Türkiye’nin her yeri sakin. Büyük bir devletiz biz. Büyük bir milletiz. Ve büyük bir coğrafyaya sahibiz.” (Mavi Karadeniz ve Kocaeli TV Canlı Röportajından, 8 Aralık 2009)

PKK Dünya Çapında Bir Harekettir

“Parti kapatma açma bunlarla olayın hiç alakası yok. Ne sınır ötesi operasyon, ne içeride operasyon… Bazı yeni fikirler üreten kişiler var. İşte gideriz bombalarız, alırız, geliriz… Böyle birşey yok. PKK dünya çapında bir harekettir. Yani bölgesel bir hareket değil ki… “Böyle birkaç noktada armut gibi bekliyorlar” gibi düşünüyorlar. Öyle bir konu yok. İran’da da var. Hollanda’da da var. Almanya’da da var. Amerika’da da var. PKK her yerde var. Dünyanın her tarafında... Ve gerilla mücadelesi yapıyor. Ve Marksist gerilla mücadelesi yapıyor. Marksist gerilla hareketine karşı düzenli orduyla mücadele yapmak özellikle bölgenin coğrafi konumu da göz önünde bulundurulursa yani imkansız denecek şekilde zordur. Ve hiçbir şekilde netice alınamaz. Ancak kontrol altında tutabilirsin. Başka bir şey olmaz. Ama fikri mücadelede bütün bölge tamamıyla kontrol altına alınır. Kısa sürede biter. Ne kan akar, ne olay çıkar.” (Dem TV Canlı Röportajından, 11 Aralık 2009)

Önümüzdeki Dönemde PKK Terörü Şiddetlenecek

“Bu parti kapatma olayından sonra anarşi devam eder benim kanaatim. Herhalde benim anladığım PKK eski tavrına dönecek. Yine şehit cenazeleri gelmeye başlar benim kanaatim. Daha şiddetlenecek olaylar. Öyle görünüyor. Yani şimdi kısa bir bekleme sürecinden sonra bunu tırmandıracaklar gibi görünüyor. Çünkü onlar tekliflerini ilettiler. Dediler “Biz burada yarı bağımsız bir devlet gibi olmak istiyoruz. Türk bayrağı asıyorsanız asın. Ama bizim ekonomik ihtiyaçlarımızı da karşılayın. Ama bütün yöneticilerimiz herkes bizden olacak. Biz de kendi dilimizi kullanacağız” diyorlar. “Marksist ideolojiyi biz kendi aramızda anlatacağız. Marksist otonom bir devlet olmak istiyoruz” diyorlar. Özetle bunu demek istiyorlar.” Ama Türkiye’ye de bağlı olmamızın bir mahsuru yok. Bizi askeri yönden koruyorsanız koruyun zaten. Bir sorun yok” diyorlar. Bunu kabul ettirebilirlerse, bir aşama olarak bir zafer olacak diye düşünüyorlar. Çünkü bir aşama olarak bunu istiyorlar zaten. İkinci aşamada ise tam bağımsız olmayı isteyeceklerdir. Yani biraz güçlendikten gücünü artırdıktan sonra, tam bağımsız olmayı isteyeceklerdir. Dolayısıyla çok açmaz ve kör bir yola girilmiştir.” (Dem TV Canlı Röportajından, 11 Aralık 2009)

 

PKK’nın Hizmet Ettiği Komünizmin Hedeflediği Toplum Yapısı

Komünist hareketin önünün alınamadığı tüm ülkelerde bugüne kadar bölünme kaçınılmaz olmuştur. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Bu bölünmede hiçbir zaman etnik unsurlar rol oynamamış, sadece komünist ideoloji ön plana çıkmıştır.

Unutulmamalıdır ki komünizm, geçtiğimiz 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir ideolojidir. Ama bu damga, sadece baskı, zulüm, kan ve gözyaşı doludur. Tarihçilerin hesaplamalarına göre, sadece bu ideoloji nedeniyle 20. yüzyıl boyunca 120 milyon insan öldürülmüştür. Bunlar, bir savaş sırasında cephede ölen askerler değil, komünist devletlerin kendi halklarının içinden öldürdükleri sivillerdir.

100 milyon erkek, kadın, yaşlı, küçük çocuk, bebek, sadece "komünizm" denen bu soğuk, katı, sert ve vahşi ideoloji nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Dahası, komünist rejimler tarafından temel hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılan, göçe zorlanan, sistemli olarak kıtlıkla yüz yüze getirilen, hapsedilen, çalışma kamplarında köle olarak kullanılan on milyonlarca insan vardır. Milyonlarca insan da komünist gerilla gruplarının, terör örgütlerinin kurşunlarına hedef olmuş veya hedef olma korkusu altında yaşamıştır. İşte PKK’nın ülkemizin Doğu  bölgelerinde oluşturmak istediği korku ortamı da tam olarak budur. 


2010-01-26 23:36:30

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top