Komünizm

Türkiye'nin liderliği sevgiye, şefkate ve merhamete dayalı; barış ve huzuru sağlayacak bir liderliktir

Türkiye'nin özellikle son dönemlerde gittikçe artan etkinliği ve içinde bulunduğu coğrafyanın lideri konumuna gelmesi, özellikle Batı camiasında bazı çevreler tarafından yanlış algılanabilmekte ve bu yanlış anlama nedeniyle yersiz endişeler gündeme getirilmektedir.

Türkiye'nin sahip olduğu tarihi miras ve mevcut siyasi, ekonomik ve coğrafi koşullar Türkiye'yi sadece bu coğrafyanın değil, Çad'dan Endonezya'ya Sudan'dan Çin'e kadar çok geniş bir coğrafyanın, tüm Türk İslam aleminin doğal lideri yapmaktadır. Ancak Türkiye'nin liderliği, geçmişte olduğu gibi bugün de, adalete ve hakka dayalı, mazlumun koruyuculuğunu yapan, akılcı, itidalli ve dirayetli bir yol izleyen, sadece Müslümanları değil her dinden ve her inançtan tüm insanları şefkatle kucaklayan, herkese sevgiyle yaklaşan, herkesin temel insani haklarını koruyan, tüm toplumlar için refah ve huzur sağlamayı amaçlayan bir liderlik anlayışıdır.


Tüm İslam ülkeleri Türkiye'nin liderliğini istiyor 

Adnan Oktar'ın 17 Eylül 2009 tarihli basın toplantısından

 

 

Türkiye, geçmişte bazı sömürge imparatorluklarında örneği görülen, halkları ezmeye dayalı bir liderlik anlayışına sahip değildir. Türk tarihinin hiçbir döneminde diğer toplumlarla çatışan, onları ezen veya sömüren bir yönetim anlayışı olmamıştır. Türkler gittikleri her yere sevgiye, merhamete ve anlayışa dayalı bir medeniyet götürmüşler, hiçbir zaman inançlarını ve kültürlerini zorla empoze etmeye çalışmamışlardır. Gerek Selçuklu gerekse Osmanlı İmparatorluğu döneminde, benzerine dönemin Avrupası'nda rastlanmayan bir adalet ve şefkat anlayışı bu imparatorlukların dört bir yanına hakim olmuştur. Avrupa'da Müslümanların ve Musevilerin şiddetli baskıya uğradığı, din değiştirmeye zorlandığı, dinini değiştirmek istemeyenlerin öldürüldüğü ve sürgün edildiği bir dönemde, Osmanlı bayrağı altında Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar birarada, dostluk ve kardeşlik içinde yaşamıştır. Avrupa'da baskıya uğrayan Museviler, Osmanlı Padişahı tarafından tahsis edilen özel gemilerle kurtarılmış ve acımasızca ezilen bu mazlum insanlara huzur ve güven içinde yaşayacakları, özgürlük içinde ibadetlerini yapacakları bir ortam sağlanmıştır. Benzer şekilde farklı mezheplerin katı baskısından bunalan Hıristiyanlar, aradıkları sevecenliği ve anlayışı Osmanlı topraklarında ve idaresinde bulmuşlardır. Tarihi tarafsız bir gözle inceleyen herkesin açıkça göreceği bu gerçek, Türk Milleti'nin Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine dayalı üstün ahlakın neticesidir. (Konuyla ilgili detaylı bilgi için bkz. www.turkislambirligi.org)

Bugün de gerçek Kuran ahlakına uyan İslam anlayışıyla tüm İslam alemine örnek olan Türkiye, Musevilerin ve Hıristiyanların haklarını en güzel şekilde koruyacaktır. Laik ve demokrat yapısıyla, farklı düşüncelere sahip olanların fikirlerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortam sağlayacak, herkesin birinci sınıf insan muamelesi göreceği bir anlayışın öncülüğünü yapacaktır. Adaletten yana olan tutumuyla mazlumların koruyuculuğunu yapacak, ancak bu koruyuculuk en akılcı, en itidalli ve en makul şekilde gerçekleşecektir. Sadece belirli bir toplumun, bir kesimin, bir etnik kökenin, bir inancın veya bir mezhepin değil, Kuran ahlakının emri gereği ihtiyaç duyan herkesin hakkını koruyacaktır. Müslümanların olduğu kadar Hıristiyanların ve Musevilerin de ağabeyliğini yapacaktır. Ermenilerin de Rumların da, Rusların da Amerikalıların da, İsraillilerin de Avrupalıların da, Çin'in de Hindistan'ın da en rahat, en huzurlu, en güvenli şekilde yaşayacağı bir ortam tesis edecektir. Türkiye'nin öncülüğünden sadece Türk Milleti veya Müslüman alemi değil, tüm insanlar fayda göreceklerdir.


Türk İslam Birliği'nde kan ve ırk üstünlüğü değil, ahlak üstünlüğü vardır 

Adnan Oktar'ın 21 Kasım 2008 tarihli MPL röportajından

 


 

Türkiye'nin liderlik anlayışı, ırk üstünlüğüne dayalı, "biz lider olalım, herkes bize tabi olsun" düşüncesinde değildir. Türkiye'nin liderlik anlayışı, çatışmayı kışkırtan, anarşiye ve kargaşaya zemin hazırlayan bir anlayış değildir. Türkiye'nin liderlik anlayışı, sorunları çözümsüzlüğe iten, dikbaşlı bir liderlik değildir. Türkiye'nin liderlik anlayışı, hizmete ve çileye talip olan, kendisi sıkıntı içinde olsa dahi diğerlerine refah ve huzur sunmayı hedefleyen, fedakarlığa ve vefaya dayalı, müşfik ve sevecen, koruyucu ve adil, barışcıl ve sevgi dolu bir liderlik anlayışıdır.

Osmanlı döneminde yaşadıkları huzur ve güvenliği çok iyi tanıyan ve özlemle anan Türk İslam alemi, Türkiye'nin bu geniş coğrafyaya ve nüfusa liderlik yapmaya ehil olduğunun farkındadır. Türkiye, İslam alemindeki tüm mezhepleri kardeşce biraraya getirecek, tüm toplulukları ve anlayışları itidalli ve ılımlı bir çizgide birleştirecek, teröre, radikalizme ve şiddete engel olacak, Batı ile Doğu arasında etkin bir köprü olacak, tarafların birbirlerine duydukları önyargıları ve birbirleri hakkındaki endişeleri ortadan kaldıracak manevi bir güce sahiptir. Türkiye'nin dışında bu görevi yerine getirebilecek, tarihi, siyasi ve kültürel altyapıya sahip bir başka ülke de bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, Türk İslam aleminde "Lider kim olmalıdır?" sorusunun tek cevabı Türkiye'dir. Aynı şekilde Batı'ya yöneltilecek "Bu coğrafyada kimin lider olmasını istersiniz?" sorusunun cevabı da Türkiye'dir. Çünkü akıl, vicdan ve sağduyu sahibi herkes, Türkiye'nin liderliğinin Türk İslam alemine de Batı medeniyetine de fayda sağlayacağının farkındadır.

Önümüzdeki dönem, gerek Batılı gerekse Doğulu düşünürler ve stratejistler tarafından sıkça ifade edildiği gibi Türkiye'nin manevi liderliğinin gittikçe gelişeceği bir dönem olacaktır. Ancak bir kez daha belirtmek gerekir ki bu, manevi bir öncülük, ağabeylik niteliğinde bir liderliktir. Bu liderlik, barışın, huzurun, refahın ve güvenliğin teminatı olacaktır. Türkiye'nin öncülüğünde birleşen Türk İslam alemi, tüm dünyayı sevgiyle ve şefkatle kucaklayacak, çok zengin, çok gelişmiş, çok aydınlık bir medeniyetin tesis edilmesini sağlayacaktır. Temennimiz, Allah'ın sevgisinin, merhametinin ve adaletinin en güzel şekilde tecelli edeceği bu birliğin bir an önce meydana gelmesi, insanlara acı ve sıkıntı veren her türlü olumsuzluğun bu vesileyle bir an önce ortadan kalkmasıdır. 
 


2010-06-22 22:26:48

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top