Komünizm

RAMAZAN 2005 - 22. Gün

 
Günün Ayeti:
 
 
 
De ki: “Benimle aranızda şahid olarak Allah yeter; kuşkusuz O, kullarından gerçeğiyle haberdardır, görendir.”
(İsra Suresi, 96)
 


 
  Günün Hadisi:  
 
 
Kim imanın tadını bulmak isterse bir adamı yalnız Allah için sevsin.
Hz. Muhammed (sav)
 


 
  İslam Ahlakı :  
 
YAŞLILIK ÜZERİNDE DÜŞÜNMENİN ÖNEMİ
 
Zamanın yıpratıcı etkisi herşeyde gözle görülür biçimde fark edilir. En son model diye alınan bir araba birkaç sene içinde çizilir, arızalanır ve kaçınılmaz olarak eskir. Çok beğenilen bir ev, 5-10 sene sonra (eğer bakım yapılmazsa) boyaları dökülmüş, eski görünümlü bir yere dönüşür. Ancak tüm bunların yanında en büyük yıpranmaya insan kendi bedeninde şahit olur; geçen yıllarla birlikte insanın çok değer verdiği bedeni, geri dönülemez bir biçimde hasar görür. İnsanın belirli bir zaman süreci içinde geçirdiği bu değişiklik Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
Allah sizi bir za'ftan yarattı, sonra (bu) za'fın ardından bir kuvvet kıldı, sonra bu kuvvetin ardından da bir za'f ve yaşlılık verdi. Dilediğini yaratır. O, bilendir, güç yetirendir. (Rum Suresi, 54)
Yaşlılık çoğu zaman, düşünülmek istenmeyen, hayata dair planlara dahil edilmeyen bir dönemdir. İnsanlar fiziksel birtakım acizlikler içinde geçirecekleri yaşlılık dönemini mümkün olduğu kadar akıllarına getirmemeye çalışırlar. Zaman zaman konusu açıldığında ise korku ve endişeye kapılırlar, ama kısa bir süre içinde hiçbir şey yokmuş gibi günlük yaşamlarına devam ederler. Yaşlanacaklarını akıllarına getirmek istemeyişlerinin en büyük nedenlerinden biri, bu düşüncenin dünyada sonsuza dek var olamayacaklarını kendilerine hatırlatıyor olmasıdır. Bu yüzden eninde sonunda karşılaşacakları bu dönemi çok az düşünürler.
Bu insanların düştüğü yanılgı çok büyüktür. Çünkü kaç yaşında olursa olsun yetişkin her insan, dönüp geride kalan hayatına baktığında aklında belli-belirsiz hatıraların kaldığını görür. O halde insan, ön yargılarını bir kenara bırakıp kendi hayatı hakkında daha gerçekçi düşünmelidir. Öncelikle belirttiğimiz gibi zaman çok hızlı geçmekte ve geçen her gün insanı daha genç ve dinamik bir yapıya değil, ayette bildirildiği gibi "bir za'fa" düşürmektedir. Kısacası yaşlanmak, insanın acizliğinin önemli bir göstergesidir. İlerleyen zamanın insan bedeni ve zihni üzerinde yarattığı bozucu etki apaçık bir gerçektir. Kuran'da insanın yaşlılıkla birlikte içine düştüğü acizlikten şöyle bahsedilmiştir:
Allah sizi yarattı, sonra sizi öldürüyor, sizden kimi de, bildikten sonra bir şey bilmesin diye, ömür en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilir. Şüphesiz Allah bilendir, herşeye güç yetirendir. (Nahl Suresi, 70)
Tıbbi olarak yaşlılığa "ikinci çocukluk dönemi" de denmektedir. Çünkü vücutta meydana gelen bozulmalar, tıpkı bir çocuk gibi bakıma ve korunmaya muhtaç bırakır insanı. Bu süreç, şüphesiz gelişigüzel oluşmuş değildir. Allah dileseydi insanı ölene kadar genç yaşatır, vücudunda hiçbir eksiklik ya da hastalık yaratmazdı. Ama Allah yaşlılık döneminde insanda fiziksel birtakım eksiklikler yaratarak, ona bu dünyanın geçiciliğini bir kez daha hatırlatmaktadır. Aynı zamanda bu dünyadaki eksiklikleri göstererek, insanın ahirete, yani gerçek yurt olan cennete özlem duymasını da sağlamaktadır.



 
  Darwinizm'in Sahtekarlıkları :  
 

DMANİSİ KAFATASLARI

 2002 yılında Gürcistan'ın başkenti Tiflis yakınlarında Dmanisi Bölgesi'nde 3 kafatası fosili bulundu. Bazı evrimciler bu kafataslarını insanın sözde ataları olan ara geçiş formları olarak tanıtmak isterken, birçok evrimci bu kafataslarının bazı evrimci iddiaları "altüst ettiği"ni itiraf etmek zorunda kaldı. Bunlardan biri olan Harvard Üniversitesi'nden Daniel Lieberman, bu kafatasının bazılarının ilk insanların Afrika'dan göç etmeleri ile ilgili düşüncelerini altüst edeceğini söyledi.
Science dergisinde ise üç kafatası fosili için şu yorum yapıldı:
Hepsi birarada incelendiğinde, Dmanisi kafatasları atalarımızın Afrika'yı daha önce, evrimin daha önceki evrelerinde, yani tahmin edilenden çok daha önce terk ettiğini gösteriyor. Ancak Dmanisi kalıntıları insanın evrimi ağacında tam olarak nereye uyuyorlar – ve bir veya birkaç türü mü temsil ediyorlar? Bu sorular bir tartışmanın başlamasını ateşliyor… (Michael Balter, Ann Gibbons, "Were 'Little People' the First to Venture Out of Africa?", Science, vol. 297, no. 5578, 5 Temmuz 2002, s. 26-27)
Evrimciler bulunan kafataslarını nasıl sınıflandıracaklarına karar veremediler ve her biri ayrı bir fikir öne sürdü. Kimi H. habilis, kimi H. erectus olarak nitelendirdi.
Amerikan Doğa Tarihi Müzesi antropologlarından Ian Tattersall ise, yeni fosilleri ne H. erectus ne de H. habilis olarak sınıflandırmadı ve şu yorumu yaptı:
Bu örnek, ilk insanın özelliklerinin neler olduğunu tekrar gözden geçirmemiz gerektiğinin altını çiziyor. (a.g.e.)
Aynı kazı ekibinde bulunan ve aynı zamanda Kuzey Texas Üniversitesi'nde arkeolog olan Reid Ferring ise bu konuda şunları söylemiştir:
Dmanisi fosili, o dönemde var olmasını beklediğimiz herhangi bir insan grubundan çok daha farklı özellikler göstermektedir. (John Roach, "Skull Fossil Challenges Out-of-Africa Theory", National Geographic News, 4 Temmuz 2002)
Bu fosiller hakkında farklı yorumlar getiren evrimciler sadece bu kişilerle sınırlı değildir. New York City Üniversitesi'nden Eric Delson, Pennsylvania State Üniversitesi'nden Alan Walker, Michigan Üniversitesi'nden Milford Wolpoff gibi evrimciler de, fosil hakkında birbirinden farklı görüşler öne sürdüler. Evrim teorisi bilimsel delillere dayalı olmayan, uydurma senaryolarla, propaganda yöntemleri ile ayakta tutulan bir teori olduğu için, evrim teorisini destekleyen bir fosil bulmak da imkansızdır. Darwinistler hayali bir doğa tarihi yazmışlar ve fosillerin de buna uymasını istemişlerdir. Oysa bunun tam aksi gerçekleşmekte, her yeni bulunan fosil evrim teorisini biraz daha açmaza sokmaktadır.
 
  Ahir Zaman'dan İşaretler:  
 
 
YALANCI ŞAHİTLİK VE İFTİRANIN YAYGINLAŞMASI
Gerçek şahitliğin gizlenmesi, yalancı şahitliğin ve iftiranın ise yaygınlaşması önemli kıyamet alametlerinden biridir. Aslında bu durum, insanların din ahlakından uzaklaşmalarının neticelerindendir. Din ahlakı insanların koşullar ne olursa olsun dürüst olmalarını, kendi aleyhlerine bile olsa adil davranmalarını gerektirmektedir. Din ahlakından uzak, ahirette sorguya çekileceğinin bilincinde olmayan insanlar ise, menfaatleri gerektirdiğinde kolayca yalan söyleyebilir, bir başkası hakkında yalancı şahitlikte bulunabilirler. Böyle kişilerin sayısının artması ise, kıyametten önceki dönemin özelliklerindendir:
Kıyametten hemen önce… yalancı şahitlik yaygınlaşır, hakka şahitlik ise gizlenir. (Ramuz-El Ehadis, 1/121)
İftiranın yaygınlaşması kıyamet alametlerindendir. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri, s. 450)

 
  Yaratılış Delilleri :  
 
 
KUŞLAR GECE NASIL YOL BULURLAR?
 
Göçmen kuşların ilginç özelliklerinden biri güneş battıktan sonra ortaya çıkar. Gece uçan göçmen kuşlar yönlerini yıldızlar sayesinde bulur. Şüphesiz bu, çok büyük bir mucizedir. Çünkü gökte milyarlarca yıldız vardır ve yıldızlara bakarak yön bulmak oldukça zor bir iştir. Denizciler pusula icat edilene kadar bu yöntemi kullanmışlardır, ancak unutulmamalıdır ki insanlar akıl ve bilinç sahibi varlıklardır.
Akıldan ve bilinçten yoksun olan bu küçük kuşların ellerinde ise birer yıldız haritası yoktur. Yıldız takımlarının yerleri konusunda bir eğitim de almamışlardır. Ancak bu kuşlar mucizevi bir şekilde yıldızların yerlerini ve yıldızlara göre yön bulmayı bilir ve gece karanlığında yönlerini kaybetmeden yol alırlar. Kuşların binlerce yıldız arasından hangilerini izlemeleri gerektiğini bilmeleri ve hangi yıldızları kendilerine kılavuz olarak seçeceklerine karar verebilmeleri şüphesiz büyük bir mucizedir. Bu özellikleri kuşlara ilham eden, tüm kainatı yoktan var eden, sonsuz ilim sahibi olan Rabbimiz’dir.

 
  Peygamberimiz(SAV)'in Mucizeleri:  
 
PEYGAMBERİMİZ (sav)'İN AHİR ZAMAN ALAMETLERİ HAKKINDA BİLDİRDİKLERİ
Ahir zaman, kıyamet öncesinde dünya üzerinde yaşanacak olan bir dönemdir. Peygamberimiz (sav)'in, ahir zamanda gerçekleşecek olan olaylarla ilgili de pek çok haberi bize ulaşmıştır. Bu olayların, içinde bulunduğumuz dönemde birer birer gerçekleşiyor olması Peygamberimiz (sav)'in mucizelerinden biridir. Hz. Muhammed (sav) kendi yaşadığı dönemden 1400 yıl sonrasında meydana gelecek olayları, sanki o dönemi izlemiş gibi detaylı olarak anlatmıştır.
Dünyanın dört bir yanında yaygın katliamların, savaşların, çatışmaların gerçekleşmesi, fitnelerin çoğalması, haramların helal sayılması, ahlaki dejenerasyonun büyük bir hız kazanması, Allah’ın açıkça inkar edilmesi, Kuran ahlakının terk edilmesi, Müslümanların çok şiddetli zorluklarla karşılaşmaları, masum insanların sebepsiz yere öldürülmeleri, fakirliğin ve açlığın yaygınlaşması, sahte din adamlarının ortaya çıkması, büyüye ve fala rağbet edilmesi, sahtekarlığın, rüşvetin, zinanın artması, sahte mesihlerin ortaya çıkması gibi daha birçok alamet içinde bulunduğumuz ahir zamanda tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir yaygınlık göstermektedir. Peygamberimiz (sav)'in günümüzden yüzyıllar önce ayrıntılarıyla açıkladığı işaretlerin, “içinde bulunduğumuz çağda” yeryüzünün hemen her köşesinde, birbiri ardınca ve tam olarak hadislerde belirtildiği biçimde yaşanması, Peygamberimiz (sav)’in mucizelerinden biridir.


 
  Günün Internet Sitesi :  
 
 
Bu sitede, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanların ortak inanç esaslarına, ibadetlere, ahlaki değerlere ve ortak düşmanlara sahip oldukları Kuran ayetleri, İncil ve Tevrat açıklamaları ışığında anlatılmaktadır. İngilizcesi de mevcut olan site, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanları, ortak amaçlar doğrultusunda birleşmeye, ateizme, din düşmanlığına ve sosyal ve ahlaki dejenerasyona karşı birlikte mücadeleye ve el ele vererek güzel ahlakı yeryüzüne yaymaya davet etmektedir.
2007-12-19 23:57:16

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top