Komünizm
Yaratılış Atlası-Cilt 4
Trilobitler: 530 Milyon Yıl Önce Yaşamış Harika Canlılar Evrimi YalanlıyorKompleks Sistem Nedir?Kambriyen canlılarında ortaya çıkan göz, duyarga, ayak, ağız, mide gibi organlar, aynı zamanda birer kompleks sistemdirler. Kompleks sistemi şöyle özetleyebiliriz: Kompleks sistem, birbiriyle ilişki halinde olan çok sayıda küçük parçadan meydana gelir. Aynı zamanda bu sistem, çevresindeki yapılarla da sürekli olarak alışveriş içindedir. Kompleks sistemin işlev görebilmesi için tek bir parçanın çalışması yeterli değildir. Tüm parçalar bu uyumun ve karşılıklı ilişkinin gerektirdiği şekilde aynı anda, en kusursuz haliyle görevini yapmak zorundadır.
Kompleks yapıya "göz"ü örnek verebiliriz: Göz, pek çok alt parçadan meydana gelir. Bu parçaların her biri birbiriyle bağlantı halindedir. Gözün alt parçaları, görme işlevini tek başlarına yerine getirecek özelliklere sahip değildirler. Gözün görebilmesi için, tüm parçaların aynı anda, aynı kusursuz şekilde üstlendikleri görevleri yerine getirmeleri gerekmektedir. "Göz" örneği üzerinden tanıtmaya çalıştığımız komplekslik, yaşam formlarının tek bir hücresinde hatta hücrenin bir proteini kadar temel seviyesinde dahi kendini gösterir. Ve bu gerçek, Darwinizm'in "tesadüfe dayalı küçük değişimler" iddiasının önündeki en büyük engeldir. Çünkü bilindiği gibi rastlantısal etkiler daima yıkıcıdır. Kompleks bir sisteme isabet eden herhangi bir rastlantısal mutasyon, onun tek bir parçasını bile bozulmaya uğratsa, sistem tam anlamıyla çökecektir. Dolayısıyla bu durum, gözün tüm sistemine etki edecek ve onu işlevsiz hale getirecektir. Bir radyoya isabet eden aşırı akım onu bozar. Akıl sahibi hiç kimse bunun radyoyu bir televizyona dönüştürmesini beklemez. Bir radyodan çok daha kompleks yapıda olan bir göze isabet eden rastlantısal etki de, gözü kaçınılmaz olarak bozulmaya uğratacaktır. Bu bölümde ele alınacak olan Kambriyen dönemi canlıları da kompleks yapılarıyla evrimin iddialarının geçersizliğini ortaya koymakta ve bu canlıların yaratıldıklarını bize göstermektedir. Günümüzde yaşayan pek çok canlıdan çok daha kompleks yapılara sahip olan Kambriyen canlıları evrimcileri çaresiz bırakıyorEvrim teorisinin iddialarına göre, Kambriyen dönemi, sergilediği biyolojik komplekslik seviyesi için fazlasıyla "erken" bir dönemdir. Çünkü Darwinist teorinin iddiası, canlıların sahip oldukları kompleks yapıları, uzun zaman dilimlerinde, kademeli olarak kazandıkları şeklindedir. Buna göre yaşam formları, hayali evrimsel tarihlerinin başında "ilkel" özelliklere sahip olmalı, kompleks özellikler ancak uzun bir evrim sürecinden sonra kazanılmış olmalıdır. Oysa canlılığın tarihi, bunun tam tersi bir tablo ortaya koyar. İlk canlılar, günümüz canlılarıyla aynı beden yapısını; göz, duyarga, ayak, ağız, mide gibi kompleks organları paylaşmaktadırlar. Dolayısıyla "komplekslik", canlılığın tarihinde "geç" değil, "ilk anda" gelen bir özelliktir. İlk ortaya çıktıkları andan itibaren vardır. Kuşkusuz bu, Darwinistler adına büyük bir açmazdır. Marshall Kay ve Edwin H. Colbert isimli evrimci araştırmacılar, bu konunun Darwinistler açısından büyük bir açmaz olduğunu şu sözlerle ifade etmişlerdir: Trilobitler gibi arthropodların kompleks formlarını da içeren ilk Kambriyen'de, çeşitli organizmaların başlangıcı şaşırtıcıdır... Eğer bu canlılar basit olsalardı, kayıtlarda fazla miktarlarda organizmanın belirmesi şaşırtıcı olmayacaktı. Neden bu tür kompleks organik formlar 600 milyon yıl önceki kayalarda bulunuyorlar ve sonra yok oluyorlar veya iki milyar yıl öncesine ait kayıtlarda farkına varılmıyorlar?... Eğer hayatın evrimi gerçekleştiyse, Kambriyen'den daha eski kayaların içinde olması gereken fosillerin yokluğu akıl karıştırıcıdır.11 Bu evrimci araştırmacıların "akıl karıştırıcı" kavramına sığınarak örtbas etmeye çalıştıkları gerçek şudur: Tüm bu kompleks organların, günümüzden yüz milyonlarca yıl önce, "bir anda" ortaya çıkması, Darwinizm'i başlı başına geçersiz kılmaktadır. Erken dönemlerde görülen kompleksliklerin, Darwinizm'e etkisinin neden böyle yıkıcı olduğunu göstermesi açısından, trilobiti ve onun sahip olduğu mükemmel gözü tanıtmak da faydalı olacaktır.
Londra Doğa Tarihi Müzesi paleontologlarından evrimci Richard Fortey, bazı trilobitlerin gözünde bulunan çok fazla sayıdaki merceklerle ilgili olarak şunları söyler: Kalkıştığım en zor işlerden biri, bir trilobit gözündeki mercekleri saymaktı. Gözlerin farklı açılardan pek çok fotoğrafını çektim ve daha sonra her bir lensi görebilmek için fotoğrafları oldukça büyüttüm. İlk önce 'bir, iki üç...' diye saymaya başladım ve sonra bunu 100'ler, 200'ler takip etti. Ancak sorun şu ki, tek bir saniye başka bir yere baksanız veya öksürseniz, nerede olduğunuzu unutuyor ve saymaya tekrar baştan başlıyordunuz, 'bir, iki, üç...' Bir daha bir gözdeki merceklerin sayısını saymam gerektiğinde, en iyi aritmetik bilgimi kullanıp sayıyı sadece tahmin edeceğime dair kendi kendime söz verdikten hemen önce ulaştığım sayı üç binden daha fazla idi.12 Üç binden fazla mercek, üç binden fazla farklı görüntünün bu canlıya ulaşması anlamına gelmektedir. Bu da, 530 milyon yıl önce yaşayan bir canlının, göz ve beyin yapısının ne kadar muazzam bir kompleksliğe sahip olduğunu ve evrimle hiçbir şekilde meydana gelemeyecek kusursuz bir yapı sergilediğini açıkça göstermektedir. Bu durumu Harvard, Rochester ve Chicago Üniversitelerinden jeoloji profesörü David Raup şu şekilde açıklamıştır: Trilobitlerin gözü, ancak günümüzün iyi eğitim görmüş ve son derece yetenekli bir optik mühendisi tarafından geliştirilebilecek bir tasarıma sahipti.13 Trilobit Fosili
Trilobit Fosili
Trilobit Fosili
Kambriyen döneminin iz bırakan kompleks canlıları ve evrimci panikKambriyen kayalıklarında ortaya çıkan canlılar üzerinde yapılan araştırmalar, kesinlikle evrimsel bir sürecin yaşanmadığını ortaya koymaktadır. Bu gerçek, Darwin de dahil olmak üzere, tüm evrimcileri yoğun bir paniğe sürüklemiş ve onları, şimdiye kadar savundukları tüm iddiaları tekrar gözden geçirmek zorunda bırakmıştır. Kambriyen'deki bu ani patlamayı beklemeyen Darwinistlerin bir kısmı, savundukları teoriden şüphelenmeye başladılar. Ancak diğer bir kısmı da, bu deliller ile kesin olarak yalanlanmış olan evrim teorisini ayakta tutma çabasını hızlandırdılar. Bunun sonucunda da, birbirinden tümüyle farklı, hiçbir tutarlılığı olmayan, hiçbir bilimsel delile dayanmayan, akla ve mantığa uymayan birbirinden abartılı ve saçma teoriler ürettiler. Amaçları, uzun yıllar yok saydıkları, fakat delillerin çokluğu nedeniyle kabul etmek zorunda kaldıkları Kambriyen patlamasına evrimi bir şekilde dahil edebilmekti. Zooloji, popülasyon genetiği, moleküler biyoloji ve hücre biyolojisi konularında uzmanlığı olan ve yaratılışı savunan bilim adamlarından Dr. Raymond G. Bohlin, bu şaşırtıcı ve boş çabayı şöyle anlatmaktadır: O halde bu canlıların (sözde) evrimlerinin uzun tarihinin kanıtları nerede? Buna verilen alışılmış cevap Kambriyen devrinden öncesine ait bulunması gereken fosil tabakalarının henüz keşfedilmemiş olduğu idi. Fosiller sadece kayıptı! Ne kadar da uygun! Sonuçta bu, Darwin'in ve onu takip eden pek çok evrimcinin bahanesiydi. Ancak Kanada, Grönland, Çin, Sibirya ve Namibia'daki son keşiflerle, jeolojik bir an içinde meydana gelen söz konusu biyolojik yaratıcılık döneminin tüm dünyayı sarmış olduğu anlaşıldı. Bu durumda her zaman kullanılan bahanenin artık tutar yanı kalmamaktaydı. (...) Darwinizm (evrimciler tarafından) her zaman, "bizim zaman algımız dahilinde idrak edilemeyecek kadar ağır bir aşamalı değişim" şeklinde ifade edilirdi. Evrim teorisi, büyük evrimsel değişikliklerin sadece, türler ve büyük gruplar arasındaki ara formların sayılarını ve tiplerini belirleyen fosillere baktığımızda görülebileceğini iddia ediyordu. Ama Kambriyen patlaması aşamalarla oluşum dışında her şeydi ve tanımlanamayan ara formlar tamamen kayıptı.16 Tüm bilimsel deliller göstermektedir ki; yeryüzünde ortaya çıkan ilk canlılar evrimleşerek gelişim göstermemiş, birbirlerinden dönüşerek türleri meydana getirmemişlerdir. Kambriyen canlıları hiçbir sözde ilkel ataya sahip olmadan birden bire tarih sahnesinde yer almışlardır. Evrimciler, 150 yıldır hikayesini anlatıp durdukları sözde "evrim süreci"nin en büyük dayanağı ve en büyük şahidi olması gereken fosil kayıtlarından "tek bir delil" bile getirememişlerdir. Evrim teorisinin öne sürdüğü mekanizmalardan "tek bir tanesinin" bile evrim sağladığı görülmemiştir. Bilimin hiçbir dalı, hiçbir şekilde evrim teorisini desteklememekte, aksine sürekli olarak onu çürütecek deliller sunmaktadır. Hayvanlar aleminin tüm temel yapılarını içine alan 50'ye yakın filumun sergilendiği, 530 milyon yıl önceki Kambriyen canlıları da, evrim teorisini temelden çökertmiştir. Evrimciler hala bunun şokunu atlatmaya, bu olağanüstü olayı geçiştirmeye çalışmaktadırlar. Oysa Kambriyen patlaması bir gerçektir ve evrim, bu gerçek karşısında eriyip yok olmuştur. Geçmiş yüzyıllarda insanların canla başla savundukları Dünya'nın dev bir kaplumbağanın sırtında durduğu hikayeleri şu anda bizlere ne kadar mantıksız geliyorsa, Darwinizm de gelecek nesiller için aynı şekilde komedi unsuru olacaktır. İnsanlar, Nobel ödüllü profesörlerin, öğretim üyelerinin, bilim adamlarının böyle bir komediye nasıl inandıklarına ve nasıl böyle bir safsatanın peşinden sürüklendiklerine anlam veremeyeceklerdir. 20. yüzyıl, tüm Darwinist bilim çevreleri için bir utanç yüzyılı olarak anılacaktır. O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)
Dipnotlar11- Marshall Kay ve Edwin H. Colbert, Stratigraphy and Life History, 1965, sayı 736, s.102-103 12- Richard Fortey, Trilobite, "Eyewitness to Evolution", Vintage Books, 2000, s. 98 13- David Raup, "Conflicts Between Darwin and Paleontology", Bulletin, Field Museum of Natural History, cilt 50, Ocak 1979, s. 24 14- Richard Fortey, Trilobite, "Eyewitness to Evolution", Vintage Books, 2000, s. 30-31 15- Richard Fortey, Trilobite, "Eyewitness to Evolution", Vintage Books, 2000, s. 30-31 16- http://www.leaderu.com/orgs/probe/docs/bigbang.html |