Komünizm
Komünist Çin'in Zulüm Politikası ve Doğu Türkistan
Birlik ve Beraberlik Türk-İslam Dünyasini Güçlendirecektir"Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın..." Müslümanların birlik ve beraberlik ruhu içinde hareket etmeleri, Allah’ın Kuran’da bildirdiÄŸi ahlakın bir gereÄŸidir. Müslümanlar bu gerçeÄŸi düÅŸünerek birlik olmaya samimi niyet etmelidirler.
Türk-İslam coÄŸrafyasında bugün çeÅŸitli gerginlikler ve anlaÅŸmazlıklar yaÅŸanmakta, çatışmalar sürmekte, huzursuzluk ve tedirginlik artmaktadır. Türk-İslam dünyasında olması gereken birlik ve beraberlik ruhunun gereÄŸi gibi yaÅŸanmıyor olması, hem birtakım sorunlara zemin hazırlamakta hem de mevcut sorunlara kalıcı çözümler oluÅŸturulmasını zorlaÅŸtırmaktadır. Bu durumun son bulması, Müslümanların ve diÄŸer tüm toplumların huzura, güvene ve barışa kavuÅŸabilmeleri için, Türk-İslam dünyasında saÄŸlam bir birliÄŸin tesis edilmesi ÅŸarttır. Müslümanlar, Allah’ın Kuran-ı Kerim’de buyurduÄŸu gibi, kardeÅŸ olduklarının ÅŸuuruyla hareket etmeli, bir ailenin fertleri gibi sevgi, saygı ve samimiyetle birlik olmalıdırlar. Yüce Rabbimiz’in Kuran-ı Kerim’de buyurduÄŸu, “İnkar edenler birbirlerinin velileridir. EÄŸer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73) ayetinin emri, Müslümanların birbirlerinin velisi, yani koruyucusu ve dostu olmaları, birbirlerine yardım etmeleri ve birlik içinde hareket etmeleridir. Yüce Allah, bunun yapılmaması durumunda dünyada büyük karışıklıklar ve huzursuzluklar yaÅŸanacağını bildirmektedir. İşte bu nedenle Müslümanlar Kuran’da bildirilen kardeÅŸlik ve dostluk ruhuna uygun hareket etmeli, yaÅŸanan büyük acıların önüne geçilebilmesi ve bunların tam anlamıyla son bulması için dayanışma içinde olmalı, birlik haline gelmelidirler. İçinde bulunulan koÅŸullar, Müslümanların birlik olmasının zaruri olduÄŸunu açıkça göstermektedir. Türk-İslam dünyası, ya birleÅŸecek, barış ve refah ortamı oluÅŸacak, huzur ve güvenlik tesis edilecek, aydınlık günler yaÅŸanacak, ya da yaÅŸanan olumsuzluklar ve acılar devam edecektir. YaÅŸanan Sorunların Çözümü, Birlik ve Beraberlik İçinde Hareket Etmektirİslam Medeniyetinin tüm dünyayı aydınlattığı, bilimde, sanatta, mimaride, ticarette dünyaya örnek olduÄŸu dönemler, Müslümanların birlik ve beraberlik içinde hareket ettikleri dönemler olmuÅŸtur. 10. ve 11. yüzyıllarda ve bunu takip eden zamanlarda, İbn-i Heytem, El Cebr, İbn-i Sina ve daha pek çok öncü İslam aliminin çalışmalarıyla Müslümanların bilim dünyasına katkıları; Osmanlı döneminde Mimar Sinan baÅŸta olmak üzere büyük sanatkarlarla mimari ve sanat dünyasına kazandırdıkları, bütün dünyanın takdirini kazanmıştır. Tüm bu asırlar boyunca, Kuran ahlakıyla ahlaklanan Müslümanların, gittikleri her yere hoÅŸgörü, akıl, bilim, sanat, estetik, temizlik ve refah götürmelerinin ve İslam dünyasının, dünyanın en modern ve en çaÄŸdaÅŸ uygarlığı olmasının temelinde, birlik ruhunun saÄŸladığı huzur, güven ve barış ortamı vardır. Günümüzde de Türk-İslam dünyası gücünü, nurunu, bereketini tekrar elde etme ihtiyacındadır. Ancak bu yönde yapılacak her türlü çalışma için öncelikle, tüm Müslümanlar arasında kardeÅŸlik ruhunun yaÅŸanması, Türk-İslam dünyasının birliÄŸinin tesis edilmesi gereklidir. Farklılıkları hoÅŸgörü ile karşılayan, gücünü ve enerjisini yalnızca İslam’ın, Müslümanların ve insanlığın hayrına kullanan, çoÄŸulculuktan yana olan, uzlaÅŸmacı ve barışsever bir kültür Müslümanlar arasında egemen olursa, İslam dünyası, 21. yüzyılın en büyük medeniyetlerinden birini inÅŸa edebilir. Aksi halde, dağılmış, ayrılmış, birbirlerinden kopuk olan Müslümanların kendi deÄŸerlerini savunmaya dahi güç yetirmeleri çok zor olacaktır. Oysa, insan hakları, inanç, yaÅŸam ve fikir özgürlükleri konusunda olumsuz bir yaklaşımla karşı karşıya kalmaları durumunda, Müslümanların deÄŸerlerini beraberce fikren savunmaları Kuran ahlakının bir gereÄŸidir. Birlik ve beraberlik içinde yürütülecek fikri mücadelenin çok etkili olacağı, istenen neticeye kısa sürede ulaşılabileceÄŸi açıktır. Müslümanlar Farklılıkları DeÄŸil, Ortak DeÄŸerleri Esas Almalıdır
İslam BirliÄŸi’nin geçmiÅŸte yaÅŸanmış olması, bugün de yeniden inÅŸa edilebileceÄŸinin en önemli delillerinden biridir. Müslümanların bu konuda ümitvar olmaları, imkanları doÄŸrultusunda bu birlikteliÄŸin oluÅŸmasını teÅŸvik etmeleri, İslam dünyasının kardeÅŸliÄŸi ve beraberliÄŸi için çaba göstermeleri son derece önemlidir. Müslümanlar, mümin kardeÅŸlerinin ÅŸevk ve heyecanlarının artmasına, dostluk ve birliÄŸe özlem duymalarına vesile olmalıdırlar. Özellikle, kanaat önderlerinin, aydınların, toplumun örnek aldığı kiÅŸilerin bu yönde tavırlarıyla, konuÅŸmalarıyla, yazılarıyla örnek olmaları gereklidir. Birlik ve beraberliÄŸe duyulan özlemin, somut adımlarla desteklenmesi de önemlidir. Tüm iman edenler birbirlerine ahiret kardeÅŸi gözüyle bakıp, birbirlerinin hatalarını veya kusurlarını deÄŸil, güzel yönlerini görmelidirler. Farklılıkları bir ayrılık veya bir uzak durma sebebi olarak deÄŸil, bir renklilik, kültürel çeÅŸitlilik, güzellik olarak deÄŸerlendirmelidirler. Sevgi, merhamet, anlayış ve ÅŸefkatle karşılarındakilere yaklaÅŸmalı, kardeÅŸlerine muhabbet duymalı, onları her zaman öven ve saygılı bir üslup kullanmalıdırlar. Müslümanlar, Rabbimiz’in, iman edenlerin birbirlerinin kardeÅŸleri olduklarını buyurduÄŸu ayet-i kerimesini hep hatırlarında tutmalıdırlar: Tüm Müslümanlar aynı Yüce ve Bir olan Allah’a iman etmekte, yalnızca O’nun rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak için çalışmakta, alemlere rahmet olarak gönderilmiÅŸ sevgili Peygemberimiz Hz. Muhammed (sav)’e gönülden itaat etmekte, aynı Kitap’a tabi olmaktadırlar. Hepsinin gayesi, Kuran ahlakının yeryüzünde yaÅŸanmasıdır. Bütün gayeleri aynı olan Müslümanların birbirlerini sevmeleri ve birlik içinde hareket etmelerinden daha kolay ne olabilir? Yeter ki, İslam ahlakının gereÄŸi olan sevgi, merhamet, fedakarlık, anlayış, affedicilik gibi güzel özelliklerini, çevremizdeki insanlara olduÄŸu gibi, farklı camialarda olan Müslüman kardeÅŸlerimize de gereÄŸince gösterelim. İslam ahlakını tam olarak bilmeyen ve bilgi eksikliÄŸinden dolayı yaÅŸamayan kiÅŸilere göstermemiz gereken hoÅŸgörüyü, farklı düÅŸüncelere sahip mümin kardeÅŸlerimizden esirgemeyelim. Bütün insanları olduÄŸu gibi, onları da merhamet ve anlayışla kucaklayalım. (http://www.cozumturkislambirligi.com) Müslümanların BirliÄŸi Sevgi ve Samimiyet Üzerine Tesis EdilmelidirAllah korkusu ve sevgisinden kaynaklanan, gerçek sevgi ve samimiyet, iman edenlere verilmiÅŸ olan en güzel nimetlerdendir. Bu nimet, iman edenler arasındaki iliÅŸki ve diyaloglara mutlaka yansımalıdır. Müslümanların inÅŸa edeceÄŸi birliÄŸin de, içtenlik ve gerçek sevgi üzerine kurulu olması gerekir. Unutmamak gerekir ki, ahir zamanda insanların yaÅŸadığı en büyük belalardan biri sevgisizlik ve sevgisizlikten kaynaklanan katılık, anlayışsızlık, soÄŸukluk, merhametsizliktir. İman edenler ise birbirlerini, Allah’ı ve elçisini sevdiklerini bildikleri için peÅŸinen sever; Yüce Allah’tan korkup elçisine itaat ettiklerini bildikleri için birbirlerine saygı ve hürmet duyarlar. Sadece iman ediyor olmaları dahi birbirlerini sevmeleri için yeterli bir sebeptir. Dolayısıyla Müslümanların istiÅŸare ve görüÅŸme ortamlarına, bir aile ortamının sıcaklığı, candanlığı, dürüstlüÄŸü ve samimiyeti egemen olmalıdır. Kuran-ı Kerim’de, Peygamber Efendimiz (sav) ile birlikte hicret eden ve onları karşılayan müminlerin birbirlerine duydukları samimi sevgi ve fedakarlıkları, tüm müminlere ÅŸöyle örnek verilmiÅŸtir:
Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleÅŸtirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen ÅŸeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeÅŸlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ‘cimri ve bencil tutkularından’ korunmuÅŸsa, iÅŸte onlar, felah (kurtuluÅŸ) bulanlardır. (HaÅŸr Suresi, 9) Günümüzde de Müslümanlar, tıpkı sahabe-i kiram gibi birbirlerini gönülden sevmelidir. Türk-İslam BirliÄŸi’nin özünde, ÅŸefkat ve merhametiyle tüm insanlara örnek olan Peygamberimiz (sav)’in ahlakı ve sahabe-i kiramın ruhu olmalıdır. İslam ahlakını, Mekke ve Medine’den tüm dünyaya ulaÅŸtıran bu ruhtur. Sahabenin birbirine olan samimi sevgisi, baÄŸlılığı, dayanışma ve birlik ruhu onlara güç ve kuvvet vermiÅŸ, yaptıkları iÅŸlerdeki bereketi artırmış, tüm iÅŸlerinde onları baÅŸarılı kılmıştır. Bugün de Müslümanlar aynı dayanışma, fedakarlık, vefa ve sadakatle hareket ettiklerinde, “birbiriyle kurÅŸunla kaynatılmış gibi” saf baÄŸladıklarında, Rabbimiz’in vereceÄŸi güç ve kuvvetle, inÅŸaAllah tüm sorunların üstesinden gelinecektir. Kuran’da emredildiÄŸi gibi içtenlik ve sevgiyle yaklaşıldığında, İslam dünyasının tüm sorunları kolaylıkla çözüme kavuÅŸacaktır. Müslümanların birlik olmasını engelleyen sebeplerden birinin, ÅŸeytanın oyunu olan kibir ve enaniyet olduÄŸu unutulmamalı, bu kötü ahlak özelliklerinden sakınılmalıdır. Yüce Allah, enaniyetli insanı sevmediÄŸini, “... Allah büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (Hadid Suresi, 23) ayetiyle bildirmiÅŸtir. Enaniyet ve kibir, iman edenler arasında gerilime neden olabilecek, dolayısıyla onları birbirinden uzaklaÅŸtıracak, sevgilerini azaltacak, merhamet ve ÅŸefkat duymalarını engelleyecek kötülüklerdir. İslam dünyası pek çok sıkıntı ve zorlukla karşı karşıyayken, kiÅŸisel hesaplar ve nefsin küçük oyunlarıyla zaman kaybetmek, samimi olarak iman eden Müslümanlara yakışmayacak bir tavırdır. Her Müslümanın bu hataya düÅŸmekten Allah’a sığınması, kibirin engellemeye çalıştığı hayırlı olan ne varsa onu yaparak, enaniyetin iman edenlerin birlik ve beraberliÄŸinin önünde engel olmasına izin vermemesi gerekir. Tüm Dünya, Türkiye’nin Müslümanları BirleÅŸtirmesini BekliyorYeryüzündeki son Türk-İslam BirliÄŸi, büyük, ÅŸanlı Osmanlı İmparatorluÄŸu’ydu. Kuran ahlakıyla ÅŸekillenmiÅŸ olan Osmanlı yönetimi döneminde yaÅŸanan Türk-İslam BirliÄŸi, birlik ve beraberlik ruhu yaÅŸandığında Müslümanların barış içinde, gayet rahat ve huzurlu yaÅŸadıklarını gösteren güzel bir örnektir. Bugün Batı’da da pek çok aydın ve devlet adamı tarafından, özellikle eski Osmanlı coÄŸrafyası üzerinde bir asırdır devam eden boÅŸluk teÅŸhis edilmekte ve çözümün de ancak Osmanlı modelinin, yani hoÅŸgörü ve adalete dayalı bir Türk-İslam BirliÄŸi’nin, yeniden hayata döndürülmesiyle mümkün olacağı fikri yankı bulmaktadır. Ülkemiz, mirasçısı olduÄŸu büyük Osmanlı İmparatorluÄŸu ile Müslüman dünyasının yüzyıllarca manevi önderliÄŸini yapmıştır. Bu nedenle, halen bu coÄŸrafyada tüm Müslümanların sevgisine ve ilgisine mazhar olmaktadır. Ayrıca tecrübesi, geliÅŸmiÅŸ dış iliÅŸkileri, yetiÅŸmiÅŸ insanı ve aydınıyla Türkiye, Türk-İslam dünyasının birleÅŸmesine öncü olmaya ehil görülmektedir. İttifakla büyük bir kesim, Türkiye’yi bu asil görev için aday göstermektedir. (http://www.turkislambirliginedogru.com) Türkiye’nin, Türk-İslam dünyasının birliÄŸinin saÄŸlanmasında öncü olması, tarihin yüklediÄŸi bir sorumluluktur. Ancak bu sorumluluÄŸun gereÄŸi gibi yerine getirilebilmesi için, öncelikle tüm İslam dünyasına örnek teÅŸkil edebilecek bir modelin oluÅŸturulması, diÄŸer bir deyiÅŸle birlik temennilerinin sözde kalmaması gerekir. Bunun için de ülkemizdeki kanaat önderlerinin, aydınların, sivil toplum kuruluÅŸlarının liderlerinin biraraya gelmeleri, bu birlikteliÄŸin pratikte nasıl yaÅŸanabileceÄŸini göstermeleri büyük önem taşımaktadır.
|